Biraz geriye gidelim ve 1980’lerden başlayalım istedik hikâyemize. Sırt çantalı gezginlerin yeni yeni keşfetmeye başladığı bir mücevherdi o zamanlar Kaş. Efsanelere konu olacak güzellikte, alabildiğine bakir, alabildiğine alımlı… Balıkçılıkla geçinen küçük bir sahil kasabasıydı. Etrafını çevreleyen sarp tepeler ve zorlu yollar sebebiyle, gerçekten azimli ve meraklı gezginler dışında geleni gideni olmazdı pek. Turizm dediğimiz de, işte bu meraklı ve azimli bir avuç gezgine mütevazi evlerini ve gönülden sofralarını açan yerli halkın misafirperverliği kadardı. Lâkin bugün de olduğu gibi aslolan, insanların giderken yanlarında götürecekleri o misafirperverliğin hatırasıydı her zaman.
Kaş tutkunlarına kapılarını açan o ilk insanlardanız biz de. Turkuaz suların balıkları, göğe uzanan bademin yaprakları, omuz omuza duran kayaların tuzuyuz. Bu yörede doğduk, bu yörede büyüdük, burada köklendik. Yıllar yılı dünyanın dört bir yanından ağırladığımız misafirlerimiz, birlikte çalışıp çabaladığımız yol arkadaşlarımız ve hep dayanışma içinde olduğumuz dostlarımız ile büyük bir aileyiz.
Payam’da, her biri özenle hazırlanmış 55 odamız bulunuyor. Farklı tiplerdeki odalar konuklarımızın farklı ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere tasarlandı. Akdeniz’in nefes kesen maviliklerine açılan Deluxe odalarımız ya da jakuzisi odanın içinde bulunan ferah suitlerimiz ile yeni evli çiftlere unutulmaz bir balayı seçeneği sunarken, Aile odamız ile de geniş ve rahat bir yaşam alanı alternatifi oluşturuyoruz misafirlerimize. Dilerseniz jakuziye uzanıp gevşeyerek gündelik hayatın yorucu rutinlerinden arınabilir, balkonda kahvenizi yudumlarken huzurlu bir sabahın tadını çıkarabilir, günün ilk ışıklarıyla birlikte serinlemek isterseniz de pırıl pırıl bir havuza atabilirsiniz kendinizi.
Kaş merkeze birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunan otelimiz, konumuyla da pek çok avantaj sağlıyor. Gün boyu güneşin ve denizin tadını çıkarmak isterseniz birbirinden keyifli plajlara; leziz bir akşam yemeği için deniz ürünlerinden İtalyan mutfağına uzanan bir yelpazede pek çok farklı alternatif sunan restoranlara; kendiniz ve sevdikleriniz için özgün birer hatıra almak isterseniz de tasarım butiklere ulaşabilirsiniz rahatlıkla. Akşam üzeri ferahlatıcı bir kokteyl eşliğinde günbatımı keyfi yapabileceğiniz yahut gecenin ilerleyen saatlerinde kendinizi müziğin ritmine bırakabileceğiniz pek çok mekân seçeneği de bulunuyor Kaş’ta.
Payam, yaygın olarak bilinen adıyla badem, bu yörenin bağrında doğup büyümüş, fertlerinin mutfağımızdan eksik olmadığı çok kalabalık bir bitki ailesi olan gülgillerden, 6-8 metre boyunda bir ağaç ve bu ağacın sert kabuklu meyvesidir. İlkbaharda açan beyaz ve açık pembe çiçekleri ile civar köyleri âdeta tabloya dönüştürür. Yıllar yılı köylünün önemli geçim kaynaklarından birisi olmuştur. Köklü kültürlerin söylencelerine, mitolojik hikâyelere dönüp bakarsak, bademin insanoğlunun binlerce yıllık hayatta kalma serüveninde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu ve bademe yüklediği ne çok anlam bulunduğunu görürüz. Örneğin Frigyalıların hayat ağacıdır badem, yeniden canlanmayı ifade eder. Öte yandan baharda çiçekleri ilk açan ağaçlardan olduğundan, doğanın yeniden canlanmasının göstergesidir. Son soğuk rüzgârlardan, son donlardan kolayca etkilenip dökülebildiğinden, kısa ömürlülüğü ve geçiciliği de simgeler.
Badem, Akdeniz’in öteki güzelleri üzüm, zeytin ve hurma ile Eski Dünya’da evcilleştirilen en eski ağaçlardan birisidir. Akdeniz havzasındaki başka yerlerin yanı sıra, ülkemizdeki Çayönü’nde ve M.Ö. yaklaşık 8000 yılına tarihlendirilen Hallan Çemi Tepesi kazılarında, daha sonraki dönemden Çatalhöyük ve Hacılar kazılarında kömürleşmiş yabani bademler bulunması, bademin Anadolu’daki geçmişinin ne kadar eski olduğunun kanıtıdır. Yabani badem, daha Mezolitik ve Neolitik çağlarda da toplanıyordu. Tarihçiler, çeşitli bilimsel verileri değerlendirerek bademin, Akdeniz havzasının doğu kısmında en geç yaklaşık M.Ö. 3000 yılında evcilleştirildiği sonucunu çıkarıyorlar.
Bademin mutfaklardaki yeri de oldukça eski. Yüzlerce yıl öncesine, ortaçağ Arap mutfağına dayanan bir geçmişi var. Komşumuz İran’ın günümüz mutfağındaki yadsınamaz önemi de tesadüf değil. Örneğin badem ezmesi, Akdeniz’e kıyısı olan topraklarda, özellikle Araplar ve Museviler tarafından yaygın olarak yapılıp tüketilmiştir ve gelenek bugün de devam etmektedir. Badem ezmesi, lezzetli ve besleyici bir yağlı tohum olan bademin tüketim çeşitlerinden yalnızca birisi. Bizim klasik mutfağımızda ise badem, şerbet ve hoşaf süslemelerinden tarator yapımına kadar çok çeşitli yerlerde kullanılmaktadır.